Ali Çakas 33 yaşında, dağ bisikleti branşında milli sporcu. Kayak, snowboard ve doğa sporlarıyla ilgileniyor. Spor organizasyonları düzenliyor. Üç yıldır da Mardin Büyükşehir Belediyesi bünyesinde itfaiye eri olarak çalışıyor. Kahramanmaraş depremleri sonrasında Gaziantep’te omzunda enkazdan kurtardığı kediyle fotoğrafı depremin sembol karelerinden oldu. Çekilen videosu neredeyse tüm dünyaya yayıldı. Ali kediyi kurtarmakla yetinmedi, sahiplendi, adını da Enkaz koydu. Ve ikisinin buluşması onca acının ortasında içimizi bir nebze ısıttı. Yaşadıklarını bir de kendisinden dinledik.
Ali Çakas’ın omzundaki fotoğrafıyla tüm dünyanın tanıdığı Enkaz’ın artık Instagram hesabı da var: @enkaz.tr
-İlk depremin ardından hemen hazırlanıp saat 6.00-7.00 gibi yola çıktık. 10.00-11.00 gibi oradaydık. Ekip olarak üç bölgeye dağıldık. Şanlıurfa’da Birecik, Adıyaman ve Gaziantep’te Nurdağı. Antep’e vardığımızda durum içler acısıydı. İnsanlar bağıra çağıra yardım istiyordu. Kar yağıyordu, hava soğuk, yerler buz…class=”medyanet-inline-adv”>
-İlk üç gün şartlar çok kötüydü. Ateş yakacak imkân bile yoktu neredeyse. Nurdağı’nda dört binanın olduğu bir yere odaklandık: Akın Apartmanı. Bina sanki dönerek birbirine dolanıp yıkılmış gibiydi. Beş kişi kurtardık oradan. Üç muhabbetkuşu çıkardık. Hangi canlıya denk gelseniz kurtarıyorsunuz elbette. Günler geçtikçe başka ekipler, enkazdakilerin yakınları gelmeye başladı. Üçüncü gün bir Van kedisi çıkardık, sahibi aldı onu. Derken dördüncü gün Enkaz çıktı.
‘Beni seçti, beni sevdi’
-Hemen bir yakınlık oluştu aramızda. Bakışları, hali tavrı bir başkaydı. Çok değişik bir enerjisi vardı. Ayrılmadı da oradan. Çevrede onca ses, iş makineleri varken bile kaçmadı, gitmedi. Vardiya usulü çalışıyorduk.
Sabah akşam gidip bakıyorduk
iyi mi diye. Etrafta onca şey olurken sakince duruyor, omzuma çıkıp oturuyordu. O benden, ben ondan ayrılamadık. Gün geçtikçe aklım daha fazla onda kalmaya başladı, enkazın içine girip çıkıyor, hep oralarda dolanıyordu. Başına bir şey gelecek diye korkuyordum. Sahibi çıkar diye ümit etmiştim aslında. Çünkü bir hayvanı sahibinden ayırmak asla istemem. 10 gün kaldık bölgede. Baktım,bırakamayacağım Enkaz’ı. Amirlere danıştım. Dönerken aldım, geldim Mardin’e.
class=”medyanet-inline-adv”>
-Orada gördüklerimi başka hiçbir yerde görmedim. Döndükten sonra üç gün evden çıkamadım. Ne o koku burnumdan ne de o sesler gidiyor kulağımdan. Ama Enkaz’ın bana iyi geldiğini, beni iyileştirdiğini düşünüyorum.
-Ailemle yaşıyorum. Babam hayvansever, annem biraz daha mesafelidir, daha doğrusu evde kuralları vardır diyeyim. Bir muhabbetkuşumuz var. Depremle beraber köydeki eve geçmişlerdi. Bakalım dönünce ne yapacaklar! Ama Enkaz başka türlü bir hayvan, bence onunla da iyi anlaşacaktır.
-Enkaz’ın ailesi yok. Beni seçti, beni sevdi. Kediler sahiplerini seçer derler. Artık onun ailesi benim. Çok sakin, çok sevecen bir hayvan. Depremden bir hafta önce kedi sahiplenmeyi düşünüyordum. Hayat çok tuhaf… Enkaz’la birlikte onlar için daha fazla şey yapmak istediğimi fark ettim. Şimdi Enkaz’ın da bir Instagram hesabı var: @enkaz.tr. Oradan mama bağışı yapılabiliyor.
class=”medyanet-inline-adv”>
-Enkaz’ın hayatıma girmesi çok acayip sonuçlar doğurdu. Böyle bir şey asla beklemiyordum. İkimizin çekilen fotoğrafları ve videosu neredeyse bütün dünyada viral oldu. Amerika’daki bir haber kanalında benden ve Enkaz’dan bahsediliyor mesela, bu inanılır gibi değil. Hollanda’dan Almanya’ya, İtalya’dan Fransa’ya her yerden mesajlar geliyor. Röportaj yapmak istiyorlar. Ben onu kurtardım ama o benim hayatımı değiştirdi.
Devran Naz-İnşaat mühendisi, işinsanı, kurtarma gönüllüsü
‘O kaosta mutluluğu görüyorsunuz’
-Avustralya’da doğdum, büyüdüm. Eşimle Adana’da yeni taşındığımız evimizdeydik deprem olduğunda. İki köpeğimiz var. Onları alıp arabaya bindik. Eşim hamile. Aklımda önce onu güvenli bir yere bırakmak vardı. Bir saha ekibimiz var, kemik kadro 15 kişi.40 kişiye kadar çıkar sayımız. Sel, yangın gibi afetlerde birlikte çalışırız. Aramızda doktor, veteriner, avukat gibi birçok meslekten arkadaşımız var. Onlarla iletişime geçtik. Bölgeye gidilecek, karar verdik. Eşim “Ben de geliyorum” dedi. Zaten onunla da yardım çalışmalarında tanıştık. “Hayır” desem dinlemezdi.
class=”medyanet-inline-adv”>
-Arabalar, alet edevat hazırlandı. Jeneratör, hilti, kurtarma gereçlerimiz… Hatay’a geldiğimizde neye uğradığımızı şaşırdık. Oraya ilk giden ekiplerdeniz. Gördüğümüz şeyler normal değildi. İnşaat mühendisiyim, böyle bir şey görmedim. Binalar, tablalar birbirine girmiş. Betona sinen kan kokusu… Sesler kulağımdan gitmiyor.
-Üçüncü gün kurtardığımız, sonradan ayakları ampute edilen İnci kardeşimizin Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle Ankara’daki bir hastaneye nakledilmesini sağladık. Ekipler çoğalınca biz de bu kez bölgede bir merkez oluşturduk. Polise, askere, herkese hizmet ettik, erzak sağladık. Askerlere sordum “Savaş mı, bu mu” diye. “Savaş” dediler.
class=”medyanet-inline-adv”>
-Dokuzuncu günden sonra hayvanlara yöneldik. Normal zamanda da kurtarma yapıyoruz.
O kadar çok kedi var ki… Hepsi desaklanıyor. Hasarlı binalara da giriyoruz. Ama hesaplayarak elbette… Jandarma bizi arıyor kedi var diye. 50-60 arası kedi, 3 köpek kurtardık. Çoğunu sahibine teslim edebildik. Sahibine ulaşamadıklarımızı da oradaki barınağa teslim ettik. İnsanlar hayvanlarına kavuştuklarında, o kaosun içinde mutluluğu görüyorsunuz.
-Bu arada Adana’da bir arsamız var. Şu an oraya 150 tane konteyner ev yapıyoruz. İçinde eşyalarıyla. Çamaşırhanesi, yıkanma alanları, tuvaletler olacak. Bir yaşam alanı kuruyoruz. Elimizden geleni yapmamız gerekiyor.
Emrah Kıvrık Melekler Yaşam Köyü Derneği’nden (MEYAKO)
‘Şu an Hatay’da 800 teyitli ihbar var’
– Veterinerimiz, teknikerimizle yedi kişilik ekip olarak depremin neredeyse ilk gününden beri bölgedeyiz. Erzurum-Gölbaşı’nda kısırlaştırma yapıyorduk. Orada yakalandık depreme. Hemen geldik. Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay… Her yerde kurtarma yaptık.
– MEYAKO olarak merkezimiz Adana’da.
15 yıldır hayvanlar için çalıştığım, kurtarma yaptığım için herkes tanır beni genelde. İhbarlar sosyal medyadan geliyor. Kurtardığımız köpekleri Adana’daki yaşam alanına götürüyoruz. Burada çip okuması yapılıyor. Sahibine ulaşamadıklarımızı sahiplendiriyoruz. Kediler kliniklere bölüştürülüyor. Onlarda da çip okumasından sonra sahibi olmayanları genelde İstanbul’a yönlendirip sahiplendiriyoruz.
– Şimdi Hatay’dayız. Her yer kedi. Şu an 800 teyitli ihbar var. Kedi yakalamak kolay da değil. Kedi yan dairede ya da binanın herhangi bir yerinde olabilir. Biliyoruz; yaşıyor, bıraktığımız mamaları yemiş, kakasını yapmış. Ama çağırıyorsun gelmiyor, kaçıyor. O zaman kapanları kurup bekliyoruz. Bazen ona da girmiyor. Bir kedi için bir gün uğraştığımız oldu. Köpekler daha kolay. Bugün bir tane golden cinsi kurtardık mesela. Köpekler bekliyor kurtaralım diye. Hayvan bir an yanımızdan ayrılmadı. 500 civarı kedi-köpek kurtardık.
– Hasarlı binalara da giriyoruz tabii. Söz konusu can olunca… Yasak aslında ama tolerans gösteriyorlar. Sel, yangın, hangi afet olursa olsun gidip kurtarma yapıyoruz. Emekli eşeklerimiz var mesela. Artık bizimleler, yaşadıkları sürece bir daha çalıştırılmayacaklar. Selden kurtardığımız inekler var. Onlar da asla kesilmeyecek.
-İlk Elbistan’daydık. Orada sokakta yattık üç gün. Adıyaman’da yurtta kaldık. Şimdi Hatay’dayız. Kurtarmanın yanında besleme de yapıyoruz. Enkazdaki inek Bircan’ı biz kurtardık. Ama bir gün yaşadı. Karnındaki bebeği ölmüş, zehirlemiş anneyi. 7’nci günde falan haberimiz olup da kurtarabilseydik, yaşatırdık. Sahibine (Birgül Tuncay) söz verdik ama; inek alıp getireceğiz.
-İnsani yardım da yapıyoruz bir yandan. 50 kadar çadır dağıttık
ALINTI KAYNAK: https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-cumartesi/soz-konusu-can-olunca-42228569