Türkiye, 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin yarattığı yıkımın yaralarını sarmaya devam ediyor.

Toplumun her kesimi deprem bölgesindeki yardımlar için seferber olurken, depremzedelerin ihtiyacını karşılamak konusunda da kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve gönüller el ele vererek bölgeye yardım eli uzatıyor.

6 Şubat’tan bu yana bölgede etkili olan ‘deprem fırtınası’ kuşkusuz yurt genelinde farklı etkiler yaratırken, otomotiv piyasasında da değişimlere neden oldu.

Öyle ki, 26 milyonluk Türkiye araç parkının yaklaşık 3 milyonu deprem bölgesinde bulunurken, her 3 araçtan 1’inin doğrudan ve dolaylı olarak depremden etkilendiği öngörülüyor.

Depremde hasar gören araçların ilan sitelerinde satılmaya başlanması ise, birçoğu ağır hasarlı olan bu otomobillerin nasıl değerlendirilebileceği sorusunu gündeme getiriyor.

Öyle ki, alınan hasara bağlı olarak bazı araçların trafiğe çıkacak koşulları yitirmesi, bu otomobilleri almak isteyenlerin kafasındaki en büyük soru işaretlerinden birini oluşturuyor. Bu noktada, uzmanlar özellikle depremde hasar görmüş ağır hasarlı otomobilleri alacaklara çeşitli uyarılarda bulunuyor.

‘DEPREM BÖLGESİNDEKİ ARAÇLAR MİLLİ SERVET’

Habertürk’e konuşan Tüm Oto Servisleri Federasyonu (TOSEF) Başkanı Ünal Ünaldı, hasar alan araçlardan, özellikle kasko poliçesi olmayanların, onarılabilir durumdaysa ve ağır hasar almamışsa doğru tekniklerle onarılması gerektiğine işaret etti.

Ünaldı, “Hasarlı araçların doğru şekilde onarılması, hem vatandaşların bu zorlu süreçte maddi kayıplarını araç yönünden minimize edecek, hem de ekonomik kaybın bir parça olsun önlenmesine yardımcı olacaktır. Bu araçlarımızın hepsi birer milli servettir, özellikle az hasarlı olanları çöpe atamayız” dedi.

Hasarlı araçların geri dönüşümü ve bu araçların trafik güvenliği üzerindeki etkileri hakkında da konuşan Ünaldı, “Ağır hasar almış araçların, doğru bir prosedürle trafikten çekilmesi ve çevre kanunlarına uygun bir şekilde hurdaya ayrılması, geri dönüştürülmesi, insan sağlığı için büyük önem arz ediyor. Bölgede ağır hasar alan araçların yanlış onarım teknikleriyle onarılıp tekrar trafiğe çıkması da trafikteki can ve mal güvenliğini tehlikeye atacaktır. Bu araçların eğer onarılabiliyorsa, TSE belgeli, işinde ehil servislerde onarılması büyük önem arz ediyor” görüşlerini paylaştı.

SEKTÖRE ÇAĞRI

Tonlarca yükün altında kalan araçların şasisinde bir hasar varsa ve doğru bir şekilde onarılmazsa, aktif güvenliğin devre dışı kaldığına değinen TOSEF Başkanı Ünaldı, satış sonrası sektörüne de bir çağrıda bulundu.

Ünal Ünaldı, “Bir daha üzücü tablolarla karşılaşmamak adına tüm satış sonrası servis hizmetleri paydaşları olarak, vatandaşlarımızın minimum maliyetle, hasarlı araçlarının değer kaybını önleyerek hareket etmeli, öte yandan ağır hasarlı araçların iptidai yöntemlerle onarılıp tekrar trafiğe çıkmasına müsaade etmemeliyiz” ifadelerini kullandı.