Harun SARIKAYA [email protected]
Biz görme engelliler deprem sonrası hayatta kalırsak bağırıp sesimizi duyururuz belki… Ama işitme engelli arkadaşlarımız böyle bir durumda ne yapacak?
Metrobüs durağına bağlı köprünün üstündeyken arkadaşım birden koluma yapışıp “Aşağıda bekleyelim, burası sallanıyor” deyince anladım, travması hâlâ devam ediyor. Oturacağımız kafeye doğru yürürken bu kez de “Orası sağlam mı acaba” diye endişelendi. “Sağlamdır, koca AVM” dedim ama hafif ağlamaklı şekilde kimsenin sözüne güvenmediğini söyledi. Masaya oturunca da “Hiç böyle bir şey yaşamadım abi ben” diye başladı söze… “Görmüyorum ama sanki bir tencerede kaynıyoruz, biri bizi çalkalıyor” diye de devam etti. Çayından bir yudum aldı, bir eliyle beni tutarak anlatmayı sürdürdü: “Belki uykuda olsaydım daha da kötü hissederdim, bilmiyorum. Ama evin içinde gezinirken birden bir uğultuyla başladı her şey… Eşimin yanına koştum. Sesler giderek yükseliyor, sallantı artıyor, koca bina ‘kaynıyordu’. İçgüdüsel olarak yere yattık. Sonra ilk aradığımız, bastonlarımız oldu. Hemen kapıp dışarı kaçtık ama her yerde kar vardı. Gören komşularımız elimizden tuttu. Görece güvenli bir alana geçtik. Hava çok soğuktu.”
Arkadaşım arada başka şeylerden bahsediyor ama konu bir şekilde yine Antep’te yakalandığı son depreme geliyordu: “Arabada yaşadık bir hafta. 15 kişi nöbetleşe kullandık o arabayı. Üşüyeni içeri, ısınanı dışarı alıyoruz. Ayakta olan binaya girip ihtiyaç gideriyoruz ama endişe içinde… Birimiz kapıda bekliyor, hep konuşuyoruz yalnız hissetmemek için… Kafamda hep deprem oluyor, sürekli tekrar ediyor, hâlâ orada yaşıyor gibiyim.”
Daha önce burada yazmıştım, bana en çok sorulan sorulardan biri kendimi güvende hissedip hissetmediğimdir. Şimdi ulusça güvende hissetmiyoruz. Üstelik benim için güvenliğin tanımı çok değişti. ‘Bizlere deprem gibi durumlarda ne lazım’ diye çok düşündüm. Depremi yaşayan görme engelli arkadaşlarım “Farklı bir ihtiyaç yok, o deprem çantasında bulunması gereken her şey bize de lazım” diyor. Bir diğer arkadaşımsa “Bizim en önce insana ihtiyacımız var” diye ekliyor. Hayatta kalırsak bağırıp çağırır, kendimizi duyururuz belki ama işitme engelli arkadaşlarımız ne yapacak peki? Bedensel yani ortopedik engelli olanlar ne yapacak?
Hepimizin afet eğitimine ihtiyacı var. Bu eğitimi engellilerin ve onlara yakın herkesin alması da çok önemli. Çünkü depreme ne zaman, kiminle birlikteyken yakalanacağımız belli değil. İşitme engelli arkadaşlarımdan en çok duyduğum, onları telefonlarının kurtardığı oldu. Eskiden “Elektronik cihazla aynı odada uyumayın” derlerdi. Belki doğru ama son depremde gördük ki sosyal medya hayat kurtardı. Önceki depremlerden sonra “Uçan baz istasyonları yaptık” diye reklam yapanların hiçbiri bölgede yoktu. Ben artık çelik termosta su ve cep telefonumla yatıyorum. Ve huzurla uyuyabileceğimiz günlerin bir an önce gelmesini diliyorum.
ALINTI KAYNAK: https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/hicbirimiz-kendimizi-guvende-hissetmiyoruz-42225356